28 Aralık 2008 Pazar

Kopmalı...

Kırık dökük… Yine… Umut? Bilmiyorum. Daha ne kadar umut edebilirim, bilmiyorum. Ya da etmeli miyim? Gittikçe zorlaşan bu durumda umut ne kadar gerekli? Tekrar çarpan kalbime mi kızmalıyım, bu kadar çabuk kapılıp gittiği için, yoksa ona mı kızmalıyım, severken sevmediğini kanıtlamak istercesine beni kırdığı için?

Gün geçtikçe içimde tutamadığım öfke-sevgi karışımı garip duygunun altında daha ne kadar ezilebilirim ki, elbet bu duygu azacak, coşacak ve kendine akacak bir yol bulacak. Bunu yaparken de yarattığı yıkım çok büyük olacak. Bilmeme rağmen bunu engellemek için hiç çabalamamam da üzerinde düşünelecek bir durum aslında. Sanırım artık inceldiği yerden kopmalı evresine geliyorum yavaş yavaş. Sonuçta her insan hak ettiğini alıyor, sen ne kadar daha fazlasını vermeye çalışsan da. Çok sevsen de bu sevgiyi hak ettiğini düşünmüyorsa ne yaparsan yap değiştiremiyorsun. Çok sevse de öyle korkuyor ki, öyle vazgeçmiş ki sen çırpınsan da kendini bırakamıyor.

İşte tam bu noktada kendimi alkışlıyorum, yine vazgeçmiş bir adam bulduğum için. Makûs talihim yine değişmedi ve yine çabalıyorum, sanki bundan öncekileri düzeltebilmişim gibi. Gülüyorum son günlerde kendime, nasılsa sonunda ağlayacağımı bildiğim için…