14 Ekim 2007 Pazar

Çizgi

Ne kötü bir huydur! Bir insanı bir kere sevmedim mi bir daha hiç sevemem! Kanım kaynamadı mı o insan ağzıyla kuş tutsa bir daha gözüme giremez. Üstüne bir çizgi çekerim. Hiç aldırmam bir daha da. Ve ne hikmetse her gittiğim yerde, her girdiğim çevrede böyle bir insan bulunur. Ve nedense bu insan bana hep batan bir şey yapar. Üstüne çektiğim çizgi gittikçe kalınlaşır. Artık o kişi görünmez olur benim için, ne sesini duyarım ne de onu görürüm. Sadece bir surettir benim için, gereksiz bir suret hem de.

Terk ettiğim evlere, kalplere bir daha dönmem belki de bu sebepten. Biten bitmiştir benim için. Zorlanırım terk etmekte, bir türlü bırakamam ama kapıyı kapattım mı bir daha açmam. Açamam. İçimden gelmez. Tek döndüğüm kalp İlker’di, ondan asla ayrılamadım. O da benden. İkimiz de başkalarının üstlerine çok çizgiler çektik ama birbirimize o çizgileri çekemedik. Dönüp dönüp birbirimizde bulduk huzuru, hiç usanmadan. Hiç ayrılmadık. Hiç ayrılmayız sanmamız da belki bu yüzdendi. Zaten birbirimize yazılmıştık, hiçbir silgi silemezdi bunu. Ya da biz öyle düşünüyorduk, öyle inanmıştık bir kere. Aklımıza gelmedi onun beni burada bırakıp gideceği, yapayalnız. Ama gitti. Bana da onu geçmişe gömmek düştü. Acısıyla tatlısıyla 6 yıldan sonra.
Huyum değişmedi. Çok şeyler öğrendim. Sakinleştim. Büyüdüm. 3 senede. Sevgim azalmadı, hasretim arttı. Arada bir bıçak saplanıyor derinlere. İçten içe sızlıyor kalbim. Hani bir iğne batar gibi olur ya aynı öyle.

Ben her yere onu götürüyorum beraberimde, hiç ayrılmadık aslında. Hep yanı başımda. Kimse göremese de ben görüyorum. Onun da benimle birlikte mutlu olduğunu, üzüldüğünü ya da ağladığını biliyorum. En korunaklı yerimde saklıyorum onu, kırılmasın, kimseler dokunmasın diye…

“Varsın eller gönül yarası kapanır sansın, kabuğun altında sevgili sen kanayansın…”

Hiç yorum yok: