12 Kasım 2007 Pazartesi

Yangınım Büyük


“Kimlerin gözü kaldı, kimlerin ahı tuttu,

Bir ben mi böyle sevdim, o da beni mi buldu

Aşk hem dosttur, hem düşman,

Kalbi baştan çıkarır

Hayata bağlar önce, sonra ipleri koparır

Yangınım büyük, söndürün kalbimi, bu bana fazla yük…

Geçmişin kutuları… Geçen yıllarım kutuların içinde… Fotoğraflar, yazılar, mutlu, gülen yüzler… Hepsi kutuların içinde. Bütün lise hayatım bir kutuya sığmış. 8 koca sene. Dopdolu 8 sene. En üstte bir fotoğraf. Ne kadar canlı, ne kadar gerçek. Sanki dün çekilmiş. 2002 yılına ait oysa ki. Uzun saçlarıyla aynı onu ilk görüp de aşık olduğum günkü gibi duruyor. Aynı yüz ifadesi, aynı uzaklık ama aynı yakınlık. Gözümden bir damla yaş akıyor fotoğrafın üstüne. Tam ortasına. Sevdamızın ortasına damlayan bir dolu gözyaşının yanına. Hala unutamayan kalbimden, derinlerden gelerek.

“Hayat beni unutsa da sen beni unutma.”

Unutulur mu bu kadar çok sevilen, bu kadar derinden sevilen? 8 yılımı bir kutuya sığdırsam da sevdamı kalbime sığdıramadım. Coştu, taştı, bütün dünyayı renkleriyle boyadı. Günümü, gecemi, saatleri, dakikaları, seneleri, hayatımın her anını. Her nefes alışımda içime dolarak, gittikçe büyüyerek. Her geçen dakika çoğalarak, katlanarak. Yıktın duvarlarımı, doldun damarlarıma. Kanım sen oldu aktı, kalbim senin için çarptı. Gözlerim her yerde seni aradı, kulaklarım sesini duymak için seferber oldu. 6 yıl hiç usanmadan hem de.

“Ben seni sevduğumi da dünyalara bildirdim…”

Biz birbirimize yazılmıştık. Gözlerimiz buluştu. Ellerimiz kenetlendi. Kalplerimiz bir oldu çarptı. Bir araya gelişimiz hep yangın oldu, dünyayı yaktı. Biz ise yangının tam ortasında durduk, korkmadan, meydan okuduk. İnadına sevdik. Ayrılık yoktu kitabımızda. Sildik sözlüklerden o kelimeyi. Beraber yürümeye karar verdik.

“Sanki kapıyı çalıp gireceksin içeri,

Güneşi göremez oldu gözlerim,

Ay ışığında hep seni özlerim…”

Dünya durdu. Ay ışığının altında dünya durdu. Yıldızlar bir anda söndü. Teker teker düştü hepsi, birbiri ardına.

“Ben sana doyamadım, doysun kara topraklar…”

Kalbimi söküp toprağa verdim. Sıcak bir ağustos günüydü. Her yer sıcaktan yanarken ben dondum. Kanım akmaz oldu. Aklım düşünemez. Kulaklarım duymaz, gözlerim görmez oldu. Sadece o ve ben kaldık dünyada. Her yer onunla doldu. Baktığım her yer oydu, duyduğum her ses onundu. Her gün onun için uyandım, her gece onun için uyudum. Onu görmek, duymak, sımsıkı sarmak için. Tekrar bütün dünyayı yakmak için. Ama ben de yandım bu sefer. Yangın beni de kül etti, geçti gitti.

“Gitsen bile gözlerin benden gitmez…”

Kadere inat hala seven bir kalbim var. Hala onun için çarpan. Damarlarımda hala o akıyor. Gözlerim hala onu arıyor. Ben sildim o kelimeyi sözlüklerden. Zaman çok şeyi alıp götürse de sevdam direniyor. Yüzünü, kokusunu, sıcaklığını unutmamak için. Onsuz onu yaşamak ve daha birçok şey için…



not: Angelreich-Waiting-Deviantart

1 yorum:

Adsız dedi ki...

tam benlikkkkk