15 Temmuz 2007 Pazar

Aldım Başımı Gidiyorum...

Ben bu hayattan, aşktan, sevdadan, aldım payımı gidiyorum...
Günahlarımla sevaplarımla, aldım başımı gidiyorum...



Sıkıntı pıtırı şeklinde oturmaktayım. Yine bir iş başvurum geri çevrildi. Alışmış olmam lazım ama bir türlü alışamadım. Her şey baş aşağı gidiyormuş gibi hissediyorum. Yokuş aşağıya 150 km ile inmek gibi bir şey. Kaza yapacağımı bile bile gazı köklemekteyim. Hiçbir şey beni durduramıyor. Dosdoğru duvara gidiyorum. Yine ve yeniden. Niyeyse hep çok mutlu olduğumda sevinçlerim elimde kuruyor. Sanki mutlu olmam istenmiyormuş, ben bu dünyaya fazlaymışım gibi. Karamsarlık damarlarım kabarıyor. Depresif ifadem geri geliyor. Her şeyin farkında olmama rağmen durdurmak için hiçbir çaba göstermiyorum. Aksine gayet memnunum. İlker’i bu aralar çok daha iyi anlıyorum. Niye karalar bağlayıp elinde içki şişeleriyle gezdiğini, gülerken bile hep bir yanının ağladığını…

Kusursuz mutluluk istemek imkânsızı istemek gibi. Ama ben kusursuz mutluluk istemiyorum, sadece mutlu olmak istiyorum. Sahip olduğum paradoksal mutluluğu geri istiyorum. Elimden kayıp giden, 3 senedir kanayıp duran, bu aralar durup durup sızlayan…

Umarsızım, çare olacağına inanarak işaretlediğim şık da yanlış çıktı. Hayat; yanlış seçimlerden çıkardığın sonuçların toplamıdır, ama benim artık yanlış yapma lüksüm yok. Yanlış sayılarım çoktan doğru sayılarımı geçti. Bundan sonra işaretleyeceğim her şık doğru olmak zorunda. Durumu eşitlemek için…

Üşümek için balkona çıktım, hala yaşadığımı hissetmek için. Soğuk bile vuramadı. O kadar hissizleşmişim. Gitmem gerek, gitmem gerek…

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Aşk
Sandığın kadar tatlı
Şu an çektiğin kadar acı
Gerçek acı
Ya olgunlaştırır
Ya da yoklara ulaştırır
Sanırım sen yoklara kucak açmışsın..
ama unutmamalı:AŞK BİN TADIMLIK,tadına vardığın kadar değil..