4 Temmuz 2007 Çarşamba

Gidemem

Kadıköy'de oturmuşuz içiyoruz. Yanımda Xeyn. Araba kullanacak ya şarap içiyor. Durmadan ısrar ediyor, en sonunda ben de içmeye başlıyorum. Şişeden. Bardaki insanların şaşkın bakışlarına aldırmadan. Garsonların tebrikleri yağıyor yağmur gibi. Kadının şişeden içeni pek bulunmuyor herhalde. "Eski sahilden kalma!" diyor Xeyn, tebrikleri kabul ederken. Yarım saat içinde küçük Çankaya mideme inmiş bulunuyor. Yalçın'ın saçmasapan yorumlarına aldırmadan iskeleye doğru yola çıkıyorum. Koşar adım vapuru yakalayıp atıyorum kendimi. Yüzüme serin serin rüzgar vuruyor. Deniz dalgalı mı dalgalı. Paramın dibiyle taksiye biniyorum. Fonda "Gidemem" çalıyor. Kimseden ne olursa olsun vazgeçmediğim geliyor aklıma, kendimi takdir ediyorum. "Hayat kısa ya!" diye söylenirken, bir yandan da şarkıya eşlik ediyorum. 15'inci seneye girerken Xeyn'in hala ilk tanıştığımız günkü gibi olduğunu, onunlayken ne kadar mutlu olduğumu, hiç sıkılmadığımızı düşünüp gülüyorum ve şükrediyorum...


Bazen daha fazladır her şey bir eşikten atlar insan
Yüzüne bakmak istemez yaşamın, o kadar azalmıştır anlamı
O zaman hemen git radyoyu aç, bir şarkı tut ya da bir kitap oku
Mutlaka iyi geliyor
Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar, zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor

Ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün, ayrılıktan kaçılmıyor
Hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür
Ömür imtihanla geçiyor

Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem
Unutamam acı tatlı ne varsa, hazinemdir
Acının insana kattığı değeri bilirim, küsemem
Acıdan geçmeyen şarkılarım biraz eksiktir

Bir şiirden, bir sözden, bir melodiden, bir filmden
Geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor
Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor

Ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün, ayrılıktan kaçılmıyor
Hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür
Ömür imtihanla geçiyor...


Hiç yorum yok: