30 Haziran 2007 Cumartesi

Rumelihisarı






Böcek yeşili arabanın sahibi ve ben yine yollardayız. Bu defa istikamet Rumelihisarı. Elimizde biralar, oturduk köprünün altına. Hava bir sıcak sormayın. Akıllı(!) belediye, gölge yapabilecek potansiyeldeki bütün ağaçları budayarak güneşin beyninize geçmesini ve celebral bir duraklamaya sebep olmasını sağlamış. Kel kel kalmış bir dolu ağaç, kalan üç beş yaprağa göre kendinizi konumluyorsunuz ki azıcık gölge görsün beyniniz. Arada bir esiyor, bir nefes alıyorsunuz.



Herneyse, oturduk banklardan birine. Önümüzden gemiler geçiyor yavaş yavaş. Çekirdeklerle kuşları besliyoruz. İnsanlar balık tutmaya gelmiş, birer birer sallanıyor oltalar denize. Yalçın bir güvercinin peşinde. Xeyn ile ben de hayvanı oyalamaya çalışıyoruz. Sözde biz oyalayacağız, o da tutacak. Zavallı güvercinin iki ayağını misina ile birbirine bağlamışlar, havyancık yürüyemiyor. Ne kadar hastalıklı insanlar var! Maalesef güvercini yakalayamıyor. Zavallı ürkekleşmiş tabii, en küçük harekette uçup gidiyor.

(mağdur güvercin)


Klasik su savaşımızı da sahneledikten sonra evlere dağılıyoruz. Özlemişim boğazı ve fotoğraf çekmeyi...


(Perili Köşk)

Hiç yorum yok: