26 Haziran 2007 Salı

Demek Ki...


Aslında kendimi bayağıca iyileşmiş hissediyordum, ama iyileşmemişim, anladım. En ufak bir sorunda tekrar yoruluyorum. Paramparça oluyor her şey. Toplayamadığım binlerce parça ve ben. Başım ellerimin içinde öylece oturuyorum, açık pencerenin önünde. Arkada telefon çalıyormuş, dünya batıyormuş, umurumda değil. Tek ben varım dünyada, yapayalnız yeniden. Unutuyorum etrafımdakileri, siliniyor bütün hafızam. İçine düştüğüm dipsiz kuyum ve ben, elimde sadık dostum. Bölük pörçük anılar. Teslim olmayan son küçük parçalar. Tekrar ve tekrar meydana çıkıyorlar. Ne kadar uğraşsam da bir türlü silemediğim.
Aslında kendimi bayağıca mutlu hissediyordum, ama değilmişim, anladım. Ufak pürüzler beni kolayca üzebiliyor. Mutsuzluk ve ben yeniden dost olabiliyoruz, hiç ayrılmamış gibi. Etrafıma ördüğüm duvarlar yine yükseliyor. Aslında tek tek sökmeye başlamıştım tuğlaları, indirmeye başlamıştım guardlarımı. Şimdi en baştan örüyorum çepeçevre etrafıma, söktüğüm parçaları. Kapanıyor kapılarım. Bırakıyoruz insanları dışarıda, hiç üzülmeden, insan geçirmez duvarlarım ve ben. Kapanıyor dünya gözüm açılırken hayal gözüm.
Aslında kendimi bayağıca güçlü hissediyordum, ama değilmişim, anladım. Küçücük dertler beni yıkabiliyor . Eski dostum yavaşça süzülebiliyor yanıma, zaten hiç gitmemiş gibi. Unutmaya başladığım acılarım yeniden sızlamaya başlıyor. Yaralarım yavaş yavaş yeniden kanıyor. Ağlıyorum derinden. Aslında kapanmaya başlamıştı yaralarım, unutulmaya yüz tutmuştu acılarım. Gözyaşlarım soğumuştu. Şimdi gözyaşlarım sıcak yeniden, yakarak yanaklarımı süzülüyorlar.
Yine yoruldum çabucak, yine üzüldüm çabucak, yine pes ettim çabucak! Demek ki yeteri kadar iyileşememişim, yeteri kadar mutlu olamamışım, yeteri kadar güçlenememişim. Demek ki...

Hiç yorum yok: