31 Temmuz 2007 Salı

Kaçış

Ne yazacağımı bilmeden ilk defa bir yazıya başlıyorum. Yine tek başınayım. Mutlu günlerim bitti. Derinlerde hep hissediyordum yavaş yavaş tükendiklerini ama bir türlü inanmak istemiyordum. Gereğinden çok sevdim yine. Çok çabuk kalkanlarımı indirdim. Ama hayat bu, 1 saniye sonrasını bilmiyoruz. Cesaretim bundandı. Kör dalış yaptım. Yoruldum. Üzgünüm. O kadar kötü bir zamanlamaydı ki. En çok yanımda olunması gereken günlerde geldi ayrılık. Ama kızmadım. Kırılmadım. Herkesin bir seçim hakkı var, buna inandım. Hep inandım. İstemeyen kimse yanında tutulamaz, zorlanamaz kalması için. Aklım hep onda da olsa, artık bitti. Tek dileğim, mutlu olması. Hep gülmesi. Hak ediyor çünkü.
İnsanlar sebebini soruyorlar ayrılığın. Cevap veremiyorum. Sebebi olmalı mı ayrılığın, bilmiyorum. Olmasa da olur. Her şeyin sebebi yoktur ki, bunun olsun. Senden gün be gün uzaklaşan, soğuyan, donuklaşan, en önemlisi seni istemeyen biri yanında olsa ne katar sana? O aklında bitirmiştir çoktan, söyleyemese de sana bunu, itiraf edemese de.
Korkuttum sevgimle, ben bile korktum sevgimden. Hiç tahmin edemedim bu kadar sevebileceğimi, tekrar bağlanabileceğimi. Çok fazla şey bekledim aslında. Haksızlık ettim. Ama ben böyle seviyorum galiba, deliler gibi, sonunda kırılıp parçalanacağımı bilerek. Hani yapıştırdığım parçalarım vardı ya, tekrar saçıldılar ortalığa. Gücüm yok şu anda onları tekrar toplamaya. İsteğim yok. Sildim bütün resimleri, yazıları, konuşmaları. Dayanamadım yüzünü görmeye.
Ellerim titriyor bunları yazarken. Beynim zonkluyor. İçim üşüyor. Yine yanlış şıkkı işaretledim, bile bile hem de. Ayağa kalkacağım ama, yine ve yeniden. Ben boranlarla yıkılmadım, küçük bir rüzgâr bana hiçbir şey yapamaz…

29 Temmuz 2007 Pazar

24 Temmuz 2007 Salı

Manga - Bitti Rüya


Geride bir kent bıraktım, bir de sevgili,

İyice dağıtmak için biraz daha içiyorum sonra oturmuş mal gibi zırıl zırıl ağlıyorum

Gidiyorum buralardan, dönüyorum durmadan
Uyan artık, uyan, bitti rüya
Seviyorum sormadan, öpüyorum kasmadan
Dayan artık, dayan,
Bitti rüya


Mutluluk bile acı veriyor, çünkü sonu var biliyorum...


23 Temmuz 2007 Pazartesi

Kuyu

Hayatımın durduğu, dünyamın dönmeyi reddettiği o güne çok az kaldı. Üstümde hala atamadığım matem havam, zar zor döndürmeye başladığım dünyam ve ben. Geçen 3 yılda durmadan kanayan bir yara. Unutmamak için tekrar tekrar üstünden geçtiğim hatıralar. Ağlamamak için kaldırdığım resimler. Bir türlü silemediğim bir telefon numarası. Çevirmekten korktuğum bir telefon numarası daha. Her gün mezarına koşmamak için kendini zor tutan bir ben. Tekrar yaşadığımı hissettiğimde yüzüme vuran gerçekler. En çok yanımda olmasını istediğim kişinin benden köşe bucak kaçması. Çıkmaya çalıştığım kuyuma tekrar düşüşüm. En dibe vuruşum. Tekrar ve tekrar.

İçimde ağlama isteği. Alamadığım cevapların acısı. Sormaya korktuğum sorular. Beni kuyumdan çekip çıkaran, yeniden güldüren ama yolun yarısında elimi bırakan kurtarıcım ve cellâdım.

Dimdik durmaya çalışmaktan yorulan ben. Aklımın içinde dolaşıp duran düşünceler. İçimde isyanlar. Kendine ağır gelen ben. Her şeyi bırakıp gitmek isteyen bir ben daha. Gözünü kapatıp gitmek isteyen. Herkese arkasını dönmek isteyen. Yepyeni bir hayata başlamak isteyen. Tam yaptığını sanırken yanıldığını anlayan. Elindeki boş umutlarına bakakalan. Kalan tüm enerjisini tüketen. Umduğunu bir türlü bulamayan. Hiçbir zaman mutlu olamayacağından yavaş yavaş emin olan. Akıntıya kürek çekmekten bıkan. Kendini öylece sulara bırakan ben.


2 ağustosu 3 ağustosa bağlayan her gecede karalar bağlayan. Durup durup isyan eden. Söyleyecek sözleri tükenen. Sadece susmak isteyen. Sadece öylece oturmak isteyen. İçki şişelerinde kendini kaybetmek isteyen. Gitmek isteyen ben. Kendini uzaklarda kaybetmek isteyen bir ben daha.

Dışarıdaki hayat beni yine korkutuyor. Yavaş yavaş kuyuma dönüyorum. Kırılacağımı bildiğim halde hayatıma aldığım, uğruna guardlarımı indirdiğim adam benden kopuyor. Bunu durdurmak için gücüm yok, isteğim yok. Her şeyi kabullendim. Savaşmadan, karşı koymadan, hiçbir şey yapmadan. Teslim oldum. Bitti… From the life that i hate...

21 Temmuz 2007 Cumartesi

Büyük Gün; Pazar!

Yarın, önümüzdeki yılların akibetini belirleme hakkı elimizde olacak. "Ben de bu hakka sahip olmak istiyorum." diyorsanız yarın sandığın başında olun. Unutmayın, 1 oyun bile önemi var!!!

18 Temmuz 2007 Çarşamba

Öyle Ağırım ki Kendime


Öyle ağırım ki kendime, sen benden gittin gideli
Terim küs olmuş tenime, sen benden gittin gideli
Öyle bıkmışım ki kendimden, kurudum düştüm dalımdan
Sanki ruhum çıktı canımdan, sen benden gittin gideli

Bir cefam vardı bin oldu, aktı gözüm yaşı sel oldu
Yaz baharım döndü kış oldu, sen benden gittin gideli

15 Temmuz 2007 Pazar

Aldım Başımı Gidiyorum...

Ben bu hayattan, aşktan, sevdadan, aldım payımı gidiyorum...
Günahlarımla sevaplarımla, aldım başımı gidiyorum...



Sıkıntı pıtırı şeklinde oturmaktayım. Yine bir iş başvurum geri çevrildi. Alışmış olmam lazım ama bir türlü alışamadım. Her şey baş aşağı gidiyormuş gibi hissediyorum. Yokuş aşağıya 150 km ile inmek gibi bir şey. Kaza yapacağımı bile bile gazı köklemekteyim. Hiçbir şey beni durduramıyor. Dosdoğru duvara gidiyorum. Yine ve yeniden. Niyeyse hep çok mutlu olduğumda sevinçlerim elimde kuruyor. Sanki mutlu olmam istenmiyormuş, ben bu dünyaya fazlaymışım gibi. Karamsarlık damarlarım kabarıyor. Depresif ifadem geri geliyor. Her şeyin farkında olmama rağmen durdurmak için hiçbir çaba göstermiyorum. Aksine gayet memnunum. İlker’i bu aralar çok daha iyi anlıyorum. Niye karalar bağlayıp elinde içki şişeleriyle gezdiğini, gülerken bile hep bir yanının ağladığını…

Kusursuz mutluluk istemek imkânsızı istemek gibi. Ama ben kusursuz mutluluk istemiyorum, sadece mutlu olmak istiyorum. Sahip olduğum paradoksal mutluluğu geri istiyorum. Elimden kayıp giden, 3 senedir kanayıp duran, bu aralar durup durup sızlayan…

Umarsızım, çare olacağına inanarak işaretlediğim şık da yanlış çıktı. Hayat; yanlış seçimlerden çıkardığın sonuçların toplamıdır, ama benim artık yanlış yapma lüksüm yok. Yanlış sayılarım çoktan doğru sayılarımı geçti. Bundan sonra işaretleyeceğim her şık doğru olmak zorunda. Durumu eşitlemek için…

Üşümek için balkona çıktım, hala yaşadığımı hissetmek için. Soğuk bile vuramadı. O kadar hissizleşmişim. Gitmem gerek, gitmem gerek…

Özge Fışkın - Bıraktım

Özge Fışkın - Bıraktım

Evet, canım arkadaşlarım, bu şarkıyı benden yakın bir zamanda sıklıkla duyabilirsiniz. Xeyn bunu iyi anlar. "Yüzyılın Enayisi" olmaya hiç niyetim yok! Di mi Xeyn'im?

Sen hiç anlamadın, saatler kurdum sana, uyuyakaldın
Ateşkes çoktan bitti, geçti zannettin, dur daha yeni başladım

Bıraktım seni kopkoyu karanlığında
Darmaduman krallığında, her şeyi yırtıp attım, koparttım, kanattım
Sen geçmişi tekrar gördüğünde, ölmeyen her şey döndüğünde
Hatırla neler, neler yaptın da
Seni bıraktım

Kalk yerinden, dolaş biraz
İstersen onunla uzaklaş biraz
Ama acıyla, bu kez yüzleş
Belki iyi gelir, oturup ağla biraz

Bıraktım seni kopkoyu karanlığında
Darmaduman krallığında, her şeyi yırtıp attım, koparttım, kanattım
Sen, geçmişi tekrar gördüğünde, ölmeyen her şey döndüğünde
Hatırla neler, neler yaptın da
Seni bıraktım

Aldığım her nefesle savruldun, yok oldun
Asla yıkılmaz sandığın kalen de vuruldu sonunda

Bıraktım seni kopkoyu karanlığında
Darmaduman krallığında, her şeyi yırtıp attım, koparttım, kanattım
Sen geçmişi tekrar gördüğünde, ölmeyen her şey döndüğünde
Hatırla neler, neler yaptın da
Seni bıraktım

13 Temmuz 2007 Cuma

R.E.M. - Losing My Religion

Her şey bununla başladı...

Şebnem Ferah - Mayın Tarlası

En çok sevdiğimi hatırlatıyor. Hep de hatırlatacak. Seni hala çok seviyorum...

şebnem ferah bugün


Bugün resmine dokundum ben, öptüm yine, yine
Zaman ağır ol, henüz erken demek için güle, güle
Sesini özledim, özledim çok
Haberim yok durmuş dünya niye
Seninle birlikte kaybolanları arıyorum başka şeylerde
Aşk şarkısı değil bu, geldi içimden
Gülümse bir kez benim için değer duyuyorsan
Nehrim ol gel ak yine
Kelebek ol gel uç yine
Çiçeğim ol gel aç yine
Rüzgâr ol

12 Temmuz 2007 Perşembe

Elimden Hiçbir Şey Gelmiyor...

Elimden hiçbir şey gelmiyor. Öyle elim kolum bağlı, uzaktan izliyorum. Aciz kalmaktan her zaman nefret ettim. Elimdekilerin karşımdakini mutlu edememesi, üzüntülerini alıp götürememesi beni delirtti. En ihtiyaç duyulan zamanda ortak bir noktada buluşamamak… Ya mesafeler ya da saatler sebepken. İlker’e yardım edememek, onun elimden kayıp gitmesi, burada yalnız kalmak. Şimdi tekrardan uçmaya çalışırken, yine başa dönmek. Kısır bir döngünün içinde tekrar tekrar dönüp durmak. Aynı ve aynı duyguları yeniden hissetmek. Onun yaralarını iyileştirememek. İhtiyacı olan sözleri dile getirememek. İçine akan gözyaşlarını silememek. Kendimi onun üzüntülerinde kaybedememek. Tek bir hareketle her şeyi düzeltememek.

Yapamıyorum. Ne yanında olabiliyorum ne de yaralarına çare olabiliyorum. Yine isyan ediyorum. Tek yapabildiğim. Yumruklarımı sıkmış, kafamdan geçen düşünceleri susturmaya çalışıyorum. Yapabileceklerimden korkuyorum. Yapamayacaklarımdan korkuyorum. Yine kendimden korkuyorum. Kelimeler kifayetsiz kalıyor, ben bir türlü doğruyu bulamıyorum. Doğru da yok. İyileştirecek bir kelime de yok. En zoru da bunu kabul etmek. Aciz olduğumu ve elimden hiçbir şey gelmediğini. Yapabileceğim bir şey olmadığını.

İçimden taşan öfke selini durduramıyorum. Bu p.p. dünyasında şaklabanların ve motorların yaşadıklarını görüp görüp, hak edenlerin ellerindeki boş umutlara bakakalması beni deliye döndürüyor. Yok daha denilecek bir şey! Kelimeler yetmiyor, öfkemi tarif etmeye. Elimden hiçbir şey gelmiyor...

9 Temmuz 2007 Pazartesi

Yok Artık!

Yok, kardeşim, böyle yürümez bu iş! Hep bir taraf uğraşırsa sonra boku çıkar o işin! Sıkıldım, yoruldum. Hatta sinirlendim. Sevmesem, uğraşmayacağım. Bırakacağım, dönecek eski yalnız hayatına, saçma sapan bunalımlarıyla yaşayacak. Uğraşıyorum, uğraşıyorum, elimde ne var? Sizce? Hiçbir şey! Gereğinden çabuk karar verdim, balıklama atladım. Çok erkendi, düşünemedim. Yanlış sularda yüzüyorum. Boşuna. Anlamaya çalışıyorum. “Tamam, zor bir süreçte.” diyorum. Ama olmaz. Ben bu kadar boş bırakılamam. Olmaz! Bundan sonra uğraşanı... Yapacaklarımdan mesuliyet kabul etmiyorum. Deliyim, ne yapsam yeridir!

8 Temmuz 2007 Pazar

HAPPY BIRTHDAY


Canımın içi, iyi ki doğdun! Seni çok seviyorum!

6 Temmuz 2007 Cuma

Theme From Bourne Supremacy - Moby Extreme Ways

Extreme ways are back again
Extreme places I didn't know
I broke everything new again
Everything that I'd owned
I threw it out the windows, came along
Extreme ways I know, will part
The colors of my sea
Perfect color me

Extreme ways that help me
They help me out late at night
Extreme places I had gone
But never seen any light
Dirty basements, dirty noise
Dirty places coming through
Extreme worlds alone
Did you ever like it planned

I would stand in line for this
There's always room in life for this

Oh baby, oh baby
Then it fell apart, it fell apart
Oh baby, oh baby
Then it fell apart, it fell apart
Oh baby, oh baby
Then it fell apart, it fell apart
Oh baby, oh baby
Like it always does, always does

Extreme songs have told me
They held me down every night
I didn't have much to say
I didn't give up the light
I closed my eyes and closed myself
And closed my world and never opened
Up to anything
That could get me at all

I had to close down everything
I had to close down my mind
Too many things to cover me
Too much can make me blind
I've seen so much in so many places
So many heartaches, so many faces
So many dirty things
You couldn't even believe

I would stand in line for this
It's always good in life for this

Oh baby, oh baby
Then it fell apart, it fell apart
Oh baby, oh baby
Then it fell apart, it fell apart
Oh baby, oh baby
Then it fell apart, it fell apart
Oh baby, oh baby
Like it always does, always does

A Celtic Tune (low-res)

İnsanın ruhuna iyi geliyor...

4 Temmuz 2007 Çarşamba

Gidemem

Kadıköy'de oturmuşuz içiyoruz. Yanımda Xeyn. Araba kullanacak ya şarap içiyor. Durmadan ısrar ediyor, en sonunda ben de içmeye başlıyorum. Şişeden. Bardaki insanların şaşkın bakışlarına aldırmadan. Garsonların tebrikleri yağıyor yağmur gibi. Kadının şişeden içeni pek bulunmuyor herhalde. "Eski sahilden kalma!" diyor Xeyn, tebrikleri kabul ederken. Yarım saat içinde küçük Çankaya mideme inmiş bulunuyor. Yalçın'ın saçmasapan yorumlarına aldırmadan iskeleye doğru yola çıkıyorum. Koşar adım vapuru yakalayıp atıyorum kendimi. Yüzüme serin serin rüzgar vuruyor. Deniz dalgalı mı dalgalı. Paramın dibiyle taksiye biniyorum. Fonda "Gidemem" çalıyor. Kimseden ne olursa olsun vazgeçmediğim geliyor aklıma, kendimi takdir ediyorum. "Hayat kısa ya!" diye söylenirken, bir yandan da şarkıya eşlik ediyorum. 15'inci seneye girerken Xeyn'in hala ilk tanıştığımız günkü gibi olduğunu, onunlayken ne kadar mutlu olduğumu, hiç sıkılmadığımızı düşünüp gülüyorum ve şükrediyorum...


Bazen daha fazladır her şey bir eşikten atlar insan
Yüzüne bakmak istemez yaşamın, o kadar azalmıştır anlamı
O zaman hemen git radyoyu aç, bir şarkı tut ya da bir kitap oku
Mutlaka iyi geliyor
Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar, zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor

Ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün, ayrılıktan kaçılmıyor
Hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür
Ömür imtihanla geçiyor

Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem
Unutamam acı tatlı ne varsa, hazinemdir
Acının insana kattığı değeri bilirim, küsemem
Acıdan geçmeyen şarkılarım biraz eksiktir

Bir şiirden, bir sözden, bir melodiden, bir filmden
Geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor
Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor

Ama fazla da üzülme hayat bitiyor bir gün, ayrılıktan kaçılmıyor
Hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür
Ömür imtihanla geçiyor...