18 Ağustos 2007 Cumartesi

Hep Bana

“Bana, bana, hep bana, ayrılıklar hep bana, gidenlerin ardından bakakalmak hep bana”
Kanımdaki alkol oranı hakkında en ufak bir fikrim yok. Bu oran gittikçe de artmakta. Mutluyum. Gittikçe daha da mutlu oluyorum. İso geliyor aklıma. “Kafam bir milyon!” derdi. Ne demek istiyormuş anlıyorum. Haklıymış.

“Sarhoşum” dedim, “Sebep?” dendi. Sebepsiz bir sarhoşluk. Aslında sarhoşluk yanlış bir kelime. Evin yolunu buldum, kapıyı anahtarımla açtım. Hatta merdivene çıkıp dolabın tepesinden fincan bile indirdim. “Yürü be!” diye bağırdığınızı duyabiliyorum. Daha da süperi ellerimle sivrisinek avladım, hem de iki tane leşim var. “İçmeyeli çok olmuştu.” yazacaktım, sonra fark ettim ki, daha Çarşamba gecesi elimde şarap kadehi geziyordum. Onu içkiden saymıyoruz artık, o sebeple içtim sayılmaz.

Gece rakıyla başlanıp votkayla bitirilince insan daha bir güzelleşiyor. Bira ve şarap içkiden sayılmıyor. Onları listeden çıkarttım ben. Onlar açılışta, ısınma turlarında tüketiliyor. Çoğunlukla tüketilmiyor. Direk ana turlara geçiliyor.

Dün gece Taksim’deydim. Yanımda Deniz ve Ali. Deniz doğum günü çocuğuydu, Ali de Yunanya. Deniz son günlerini sayıyor, Ali de. Yine ayrılık göründü. Ben yine arkada kalanım. Bu kadar ayrılık olmaz artık. Uzun ayrılıklar bunlar, öyle hemen geçecek türden değiller. Sohbetin tam ortasında birden sustu herkes. 6 yıl geçmişti, koskoca 6 yıl. Anılar canlandı birden. Paylaşılanlar, yaşananlar. Teker teker. Derin bir sessizlik duyuldu. Biz de şaştık geçen zamana. Ayrılmadan yani uzun zaman ayrı kalmadan tam 6 yıl. Şimdi herkesin yolları ayrılıyordu. O zaman anladık, bir daha kolay kolay bir araya gelemeyeceğimizi, aslında bunların son günlerimiz olduğunu. Ne acı! Kimse itiraf edemedi. Kimse duyduğu hüznü anlatamadı. Bilsek de, derinden hissetsek de kelimeler çıkmadı ağzımızdan. Öylece sustuk. Geçiştirildi birden söz birliği yapmışçasına. Dağıldı hüzün havası. Aslında dağıldı göründü. Garipti, alışılmışlıklar geride kalacaktı, yeni kapılar açılacaktı önümüze. Bilmediğimiz, belki de daha hazır olmadığımız ama hazır göründüğümüz. Kimsenin üzülmeye niyeti yoktu belliydi. Kadehler tokuşturuldu, sohbete devam edildi. Akılların bir köşesinde ayrılık pusudaydı…

Hiç yorum yok: