7 Ağustos 2007 Salı

Uyuşuk İnsan ve Yeni İşi

Sonunda bir işim oldu. Aslında yarın tam bir haftadır çalışıyor olacağım. İlk gün sıkıntıdan çatlayarak, esneyerek ve gözlerimi ovuşturarak gittiğim iş yerimde, hala çok güvenilir bir eleman olamasam da ufak tefek işler yapıp kendimi mutlu etmeye çalışıyorum.

Hobilerim arasına; “faks çekmek nasıl eğlenceli bir iş haline getirilir?” ve “rezervasyon teyitleri nasıl daha çabuk alınır?” diye iki yeni hobi eklendi. Tabii, insanların günde iki litre suyu nasıl tükettiklerini de daha iyi kavramış oldum. Zira insan sıkıntıdan kendini suya veriyor. İş yapmadan dokuz saat geçmediği için bilgisayarda renk seçimlerim ve wallpaper’larım habire değişmekte. Hatta gözler açık uyumanın da sırlarını çözmek üzereyim. Bu konuda bana yardımcı olan Fatih’e de sonsuz teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

Gerçi ofisim Ortaköy’de olduğu için her gün bir posta deniz havası koklamaktayım ancak denizden gelen oksijenin de benim sıkıntıma çare olmadığını söylemeden geçemeyeceğim. Aksine daha çok uykumu getiriyor. Tabii 2 senedir 11.30’dan sonra uyanmaya alışmış bünyem, 8’de kendini duşun altında bulunca şoka giriyor. Bu şokun etkisiyle kendini 11 sularına kadar uyanık tutabiliyor, sonra yavaş yavaş çaptan düşmeye başlıyor. 12’e kendini zor atıyor. Öğlen yemeğinin gazıyla 15 sularına kadar tekrar diriliyor. 15’den sonrası ise malum.

Televizyonda dönen birçok reklamın benim elimden geçtiğini söylemeden geçemeyeceğim. Kendilerinin yerleştirmelerini ben yapıyorum. Tabii en çok hoşuma giden kendi fotoğrafını çeken taş ağabeyimiz. “Ben çekerim yavrum resimlerini, sen kasma kendini!” diyesim geliyor abiyi görünce. Gerçi ben kendisini reklamlara çıkmadan çok önce keşfetmiştim. Bazı zevzeklerin “şaşı bu adam!” demelerine aldırmadan dilim dışarıda fotoğraflarına bakıyordum. Şimdi de aynı şekilde reklamına bakıyorum. İnsan her reklam çıktığında kitlenip kalır mı? Kalır kardeşim!

Evet, sonunda ben de iş kadını oldum. Hahaha! Tabii kat edilecek daha çok yol var ama başlamak önemlidir. Başladım!

Hiç yorum yok: