14 Mayıs 2007 Pazartesi

Bahçedeki Bank

Dün gece bankımıza oturdum. Hani ışıkçı olmana rağmen gözüne giren ışıktan rahatsız olduğun banka. Hafif bir rüzgâr esti. Sanki seni bana getirdi. Öylece oturdum. Hafızamı tazeledim. Seni tazeledim. Gözlerimi kapattım. Yüzünü düşündüm. Tam da o noktada asılı kalan zamanı. Yıllar önceye gittim. Tek tek hatırladım bütün yaşadıklarımızı. Bir bıçak saplandı kalbime. Her şey gözümün önünden film şeridi gibi geçip gitti. Birden ürperdim. Ne kadar çok şey paylaştık beraber. En son kare kalbimi ezip parçaladı. Seni son görüşüm. Camide. Musalla taşının üstünde. Sözlerin bittiği yerde. Dünyamın durduğu ve bir daha hiç dönmek istemediği o noktada. Bütün korkularımı gerçeğe çeviren o günde. İnatla dönüp dönüp hatırladığım o son kare. Hiç aklımdan çıkmayan, mıh gibi zihnime saplanan o son kare. Beni, seni sensiz yaşamaya mahkûm eden o son kare. Tatları, rayihaları, şen sesleri hayatımdan alıp sıradanlaştıran, yerlerini donuk/solgun/değersiz şeylerle dolduran o son kare. Her anı senle, seni düşünerek geçirmeye beni mahkûm eden. Bıkmadan, usanmadan her güne seninle başlamaya ve her günü yine seninle bitirmeye mahkûm olduğum o son kare.

Vücudumun her parçası seninle dolu. Evimin her köşesi seninle dolu. Buraların her noktası seninle dolu. Bir türlü gerçekleşmeyen hayallerimizle dolu.

Birbirimizden hiç kopamadık ya, hep dönüp birbirimize sarıldık ya, bu aşk hiç bitmeyecek dedik ya. Dedik ama bizden daha büyük kuvvetler olduğunu unuttuk. Hiç bitmeyecek bu hikâyeyi 1 saniyede bitirecek kuvvetlerin varlığını unuttuk. Bizi bir daha hiç birleşmemek üzere ayıracak, beni buraya seni oraya mahkûm edecek, sol yanımın hep ağrımasına sebep olacak kuvvetlerin varlığını unuttuk.

Şimdi ben burada, bir türlü iyileştiremediğim kalp yaramla bankımızda oturuyorum. Seni sensiz yaşıyorum. Bütün dünyaya seni anlatıyorum, hiç bıkmadan usanmadan. En baştan. Rüzgâr seni bana getiriyor. Bir yerlerden kokun geliyor. Uzaklardan sesin duyuluyor. Gözyaşlarım içime akıyor. Sol yanım ağrıyor. Söz bitiyor…

Hiç yorum yok: