1 Mayıs 2007 Salı

Ezilenler

Demin televizyonda 1 Mayıs olaylarını izliyordum. Fark ettim ki solcu geçinen Vandallardan gittikçe nefret etmeye başlamışım. Ağızlarını yüzlerini garip kırmızı bandanalarla sarıp, ellerinde kaldırım taşları, arabaları ateşe verip haklılıklarını savunuyorlar. Ben mi garibim bilmiyorum ama içimde yoğun bir tiksinti uyandı bir anda. Oldum olası sosyalist geçinen ama evlerinde puro ve havyar eşliğinde viski tüketen zümreden tiksinmişimdir. O salon sosyalistlerinin yavruları da bugün Taksim ve civarında ortalığı dağıtmakla meşguldüler. Bütün kanalların haber programları aynı görüntülerle doluydu. Sonra bir anda şöyle bir şimşek çaktı. İnsan ancak mazoşist olursa bu kadar dayağı yemekten zevk alır. Bir insana bir şeyin yasak olduğunu söylerseniz ama o inatla aksini yapmaya çalışırsa ve bunu başkaldırı olarak niteleyip sonra da etraftaki camları kırıp, Molotof kokteylleriyle polisleri yakarsa, o insan bir vandaldır. Ayrıca bu kadar şeyi yapıp tekrar tekrar dayak yemekten usanmıyorsa mazoşisttir.
Hatta izleyebildiğim kadarıyla birçoğu kendini İspanya’daki festivalde zannetmekteydi. Sanki boğalardan kaçıyorlarmış gibi yoğun bir adrenalin içinde koşuşmaktaydılar. Fark ettim ki o festival içlerinde kalmış, onun bir benzerini İstanbul’da düzenlemek istemişler. Kıyafetleri de festival için gayet uygundu. Anlayacağınız hiç boğa önünde koşmaya para vermeyin, 1 Mayıs’ta meydanlara çıkıp arkanıza polisi alarak çılgınlar gibi kaçabilirsiniz ama bunun için hazırlıklı olmalısınız. İzlediklerimden çıkardığım sonuçlar şöyledir:

  1. Birkaç ay önceden başlayarak spor yapılmalı ve kondisyon üst seviyeye getirilmelidir.
  2. Gösteri günü ayakkabılar özenle seçilmelidir.
  3. Yukarıda bahsi geçen ayakkabılar spor ayakkabı olmalı ve ayaklarınız içinde gayet rahat hareket edebilmelidir.
  4. Özellikle ağız bölgesine kırmızı olmak suretiyle bez parçaları sarılmalıdır.
  5. Bütün şıklar tamamsa meydanlara akıp ellere taş parçaları alınabilir ve polislerden kaçılabilir.

Ne bugün ne de yarın meydanlarda sol elim havada bağırıp etrafı kırıp dökerek hakkımı savunmayı anlayamadım ve anlayamayacağım. Solcu geçinen bir dolu insan gördüm ve onların hiç de göründükleri gibi olmadıkları kararına vardım. Aslında kendileri bütün önyargılara ve genellemelere karşı olduklarını ısrarla savunurlar ama gerçek hiç de öyle değildir. En büyük önyargılara kendileri sahiptir ve karşılarındaki insanı kafalarında daha önceden belirledikleri bir kalıbın içine sokmaya çalışırlar. Genellemeler sanki onlar için yaratılmıştır. Zaten onların görüşlerini paylaşmayan herkes de aynıdır, yani ötekidir. Sığ düşüncelerinin onlara izin verdiği ölçüde düşünürler, basmakalıp gözlüklerle dünyaya bakarlar. Sonra özel üniversitelere girip orada okur ama paralarıyla onların burslarını karşılayan öğrencileri beğenmez, onlara burun kıvırırlar. Ama acaba onların paralarına sahip olsalar kendileri nasıl yaşayacaktır, o bilinmez. Gerçi bellidir ama boşverin.
Uzun lafın kısası, ben bir sinir küpü olarak gezmekteyim. Her şey bana batıyor sanki böyle gözüme gözüme…

ps: sözlerim herkes için değil, böyle olanlar üstüne alınabilir!

Hiç yorum yok: