13 Mayıs 2007 Pazar

işte öle bir yazı

Can sıkıntısı bu olsa gerek! Sinirden duvarlara tırmanacağım. Elimde İK gazeteleri odadan odaya geziyorum. Her Allah’ın günü internet sitelerini gezip ilanları takip ediyorum. Sonuç? Yok kardeşim, iş filan yok. “Saksı gibi evde otur, ev kızı ol!” diyor sanki bütün ahali toplaşmış. Sözleşmiş midirler nedirler, iş başvurularıma hiçbiri cevap vermiyor. Bir de ekonomi iyi gidiyor diyorlar. Hadi canım sende! Belli, her yerinden iyilik akıyor. Hoş bulan buluyor, ama ben yırtık dondan fırlayan bir zat olamadığım için böyle evde oturmaktayım. Kıçını yırt üniversiteye gir, kıçını iyice yırt üniversiteden mezun ol, sonra evde otur. Oldu mu şimdi? Olmadı! Her şeye bir yorum getiriyorum da bu duruma bir şey diyemeyeceğim. Zira bende çözemedim. Şansım mı yok nedir! Hehehe! Bir şanslıyım ki sormayın. Yaklaşmayın, şansım size de bulaşır! Sıkıntıdan Japonya’da kendilerini evlerinin bir odasına kapatan ve oradan çıkmayan insanlara benzedim. Japonya’da aşağı yukarı 1 milyon kişi bu durumdaymış. Nasıl bir çelişkidir? “Teknoloji deviyiz, her alanda süperiz!” diyorlar ama bunalımdan ölmek üzereler.

Dün gece Eurovision’u izlerken Kuzeylilerin niye bu kadar içki içtiklerinin farkına vardım. Yaşadıkları yerler o kadar sıkıcı ki insan anca kafayı bulursa orada yaşayabilir. Bak bak, kara bak, buza bak, ağaca bak. Şöyle bir insan gezinsin, kuşlar ötsün, gökyüzü renklensin, hiçbir şey yok. Donmuş bir dolu yer, bembeyaz kasvetli bir gökyüzü. Eee tabii, insanlarda bu durumda ruhsuzlaşmış, habirem içiyorlar. Kendilerini içkiye vermişler. Normaldir. Hak verdim yani. Ben de olsam aynı şeyi yapardım.

O garip şarkıya da 12 tam puan verdik ya helal olsun bize. Uyuttu şarkı yahu, Ermenistan’a hoş görüneceğiz diye yırtındık da olmadı. Şarkı uyuşmuş, söyleyen adam uyuşmuş, ortada bir ağaç, o bile uyuşmuş. Uyuta uyuta aldılar puanları. Gerçi İrlanda’nın ve İngiltere’nin şarkılarının yanında süper kaldı. Hele o İrlanda’nın şarkısı. Bir gariban teyze almış eline bir davul, sallana sallana bir şeyler mırıldanıyor. Öyle arada bir de vur demişler davula, bir ses çıksın diye, vurup duruyor. Elimde elma, ağzım açık, bir iki dakika şok olarak dinledim. Tam İrlanda şokunu atlatmıştım ki İngiltere faciasıyla karşılaştım. İngiltere o kadar bıkmış ki yarışmadan, dalga geçer gibi şarkı yollamış. Şaka gibi şarkıydı. Aaa az daha Fransa ve Almanya’yı unutuyordum. Fransız amca tabana kuvvet bütün şarkı boyunca koştu durdu. Alman abi de caz yapacağım diye gözünü çıkardı. Zaten playback söylendi şarkılar, artık insanlar da bıkmış, kolayını bulmuşlar. Maliyet olmasın, arkada çalsın, sen önde söyler gibi sallan dur. E bu da güzel! Bir de ilgimi çeken, üçüncü türün yükselişi oldu. İyi satıyor ya koca koca adamlar, adam demek yanlış gerçi ya, kadın gibi fırlamış sahneye. Arkadaşımın tabiriyle “gayvision” olmuş kardeşim 40 yıllık Eurovision! Sırp teyze de bir garipti, teyze mi desem, amca mı karar veremedim! Sanki bir yerini koparıp gelmiş sahneye, artık anlayan anladı! Ama şarkı güzeldi, beğendim. Balkanlarda iş vardı kısaca. Bulgarlar’ın şarkısı beni dağıttı, o kızın sesi, içime işledi. Ama oy verenlerde zevk yok, güzelim şarkı beşinci oldu, ne oldukları belli olmayan Ukraynalı kardeşlerse ikinci. Neyse Kenan dördüncü oldu, bari seneye direk gireceğiz yarışmaya. Bu da bir şeydir. Artık kendimizi eğler dururuz.


Şimdi nerden geldim ben bu konuya! Ben kimim, nerdeyim! Burası neresi! Aaaaaa!!!!!



bulgaristan'ın şarkısı için: http://www.youtube.com/watch?v=F9ytzgtLW1A

Hiç yorum yok: