19 Nisan 2007 Perşembe

yer misin yemez misin...

bok gibi 2 gün geçirdikten sonra kendimi bile şaşırtacak şekilde yeniden doğmuş gibiyim. galiba bu kadar ay kaçtığım şeylerin tek tek karşıma dikilmeleri bunun sebebi. eninde sonunda yüzleşeceğimi bilmeme rağmen aylardır köşe bucak kaçtım onlardan. bu kaçışlar öyle yormuştu ki beni, artık düzgün işleyen ne bir uyku düzenim ne de sinir sistemim kalmıştı. kendimi vurduğum aldırmıyor rolüde fazla uzun soluklu olmadı işte tam da bu yüzden. içten içe özlemeye devam ettiğim o adamın göçüp gidişine alışmış gibi yapmak yormuştu galiba en çok beni. insanları onunla o kadar boğmuştum ki, artık vazgeçmem gerektiği düşüncesine kapıldım. oysa onlar beni her halimle kabullenmiş, zaten yeteri kadar deli olduğum ve daha fazla deliremeyeceğim kanaatine çoktan varmışlardı. bunlardan emin olmama rağmen, yine de içimden bir ses onların artık sıkılmış olduklarını durup durup bana fısıldıyordu. ve en sonunda onun gidişine alışmış rolü yapmaya karar verdim. hem daha ne kadar yas tutabilirdim ki değil mi ama? şimdi anlıyorum ki derinden derine hala kalbim onun yokluğuyla ve sevgisiyle doluydu, hazır değildi tuttuğu yası arkada bırakmaya ve dibine kadar yaşadığı 6 yılı onunla. dün taskimde devirdiğim şişelerin ve onlara eşlik eden zırlamalarımın sonunda kendimi attığım sevgili dostumun evinde tam kendime geldim derken, o devasa alışveriş merkezinin insan yığınının arasında bir de tutup onun annesine rastladım. ben böyle şansın içine tüküreyim diyerek uyuşmuş kafamla tekrar kendimi eve attım. sonra tezgahta duran ve de çok çekici görünen viski şişesinden 4 dolu shot attıktan sonra, kahve fincanının çok işlevsel bir yanı daha olduğuna karar verdim. ve o kafayla elimi doğramadan domates doğrayıp yüzyılın rekorlarını altüst ettim. dumanlı kafayla domates nasıl doğranır konusunda uzmanlığımı herkesle paylaşmaya hazırım. icatlar paylaşmak içindir ne de olsa. şimdi kalbim yeniden atmaya çalışıyor. gerçi içine tükürdüğüm şansım yine bana bir oyun oynuyor ve ben sonunda yeniden üzüleceğimi bilerek gözüm kapalı kendimi deryalara atıyorum. olsun. düşekalka sonunda bulacağım huzuru ve içine tükürecek değil sonuna kadar savunacağım bir şans bana gülecek. insanı umut yaşatır ne de olsa...

Hiç yorum yok: